Sunday, April 28, 2013
"ben yaptım, sakın sen yapma" diyebilmenin fütursuz özgüveni
bu aralar aklımda hep birilerinin çıkıp birilerine, fütursuzca, "ben yaptım, sakın sen yapma" diyebilmesinin özgüven kaynağı var. çok samimi olabiliyor bazıları, canları o kadar yanmış ki, gerçekten senin canının da onun canı kadar yanacağını düşünüyor. bazılarındaysa birkaç tepe yukarıdan bakma durumu. ben bile yapamadım, sen nasıl yapacaksın, sakın bulaşma. oysa her insan ayrıdır, hikayesi de farklıdır. bugün bu tavsiyelerin yolunu yordamını, gerçekliğini, kendini beğenmişliğini düşünüyorum.
Labels:
halet-i ruhiyem
Friday, April 12, 2013
dönüyorum diye sakın yüzünü düşürme
birkaç yıldır yaşadığı şehirden memlekete dönmeye karar veren arkadaşıma bir mektup yazdım. onun iznini almadım ama kendime de ileride hatırlatma olsun diye burada saklamak istedim. sorun edeceğini sanmıyorum.
gitmeyi hayal etme cesaretine sahip ama ya dönersem korkusuyla yerinden kımıldamayanlar varsa, onlara da naçizane tavsiyem olsun; her gidişin bir dönüş hakkı vardır, yol devam ettiği sürece yolculuk hakkı da baki.
Labels:
halet-i ruhiyem
Monday, April 8, 2013
ece temelkuran'ın istediği memleket
benim için ece temelkuran demek 55 demek. neden 55? şöyle, anlatayım.
gazete yazılarını deliler gibi takip etmedim hiçbir zaman, ama kitaplarını çok sevdim. bence çok ince düşünen bir ruhu, kimsenin bakmadığı yerlerden bakmayı başarabilen bir zekası var. denemelerinden ziyade sahadaki röportajlarını sevdim ben hep. benim gibi herkes sever zannediyordum. yanılmışım.
gazete yazılarını deliler gibi takip etmedim hiçbir zaman, ama kitaplarını çok sevdim. bence çok ince düşünen bir ruhu, kimsenin bakmadığı yerlerden bakmayı başarabilen bir zekası var. denemelerinden ziyade sahadaki röportajlarını sevdim ben hep. benim gibi herkes sever zannediyordum. yanılmışım.
Labels:
ece temelkuran,
sosyoloji okumaları
Subscribe to:
Posts (Atom)