babam bir gece ansızın öldüğünde en sık duyduğum laflardan biriydi "böyle hiç acı çekmeden gitmesi daha iyi, allah sevdiği kullarını böyle alırmış yanına."
insanın bazı klişelere inanası gelir bazen, ama bu laf hiç anlamlı değildi benim için. bir gün önce gülüp eğlendiğin birinin, ertesi gün bir daha asla yanında ol(a)mayacağını bilmek... hangi kandırmaca bu gerçeği unutturabilir ki zaten?
Tuesday, March 27, 2012
Monday, March 26, 2012
doğum günlerini hatırla, ölüm günlerini unutma
klasiktir, bir ajanda aldığımızda yaptığımız ilk şey yakınlarımızın doğum günlerini yazarız hemen. kutlamayı unutmamak gerekir. sonra arkadaşların evlilik yıldönümleri eklenir, tabii bir de çocuklarının doğum günleri. arada ölümler olur, kısa bir baş sağlığı mesajı gönderilir, cenazeye gidemicek kadar yoğundur ne de olsa herkes, ama onlar kayda geçirilmez. önemli olan doğum günlerini hatırlamak, ölüm günleriniyse unutmaktır.
Labels:
halet-i ruhiyem,
tuğrişçim
Sunday, March 25, 2012
bir ölümün ardından "hayat devam ediyor" demek can acıtır...
son dört senedir 25-26 ve 27 mart günlerini çok sıradan günlermiş gibi yaşamaya çalışırım. oysa biri babamın ölüm haberini aldığım, diğeri cenazesi için beklediğim ve sonuncusu da onu toprağın altına bıraktığımız gündür.
Labels:
halet-i ruhiyem,
tuğrişçim
Thursday, March 15, 2012
geriye kalan hiçbir şey: pucca, sevgilisi ve aşkları
pucca'nın ikinci kitabı çıkınca okumayı çok istemiş ama idefix ve cem mumcu hikayesini öğrenince hemşiremden "asla almayacaksın o kitabı" uyarısı almıştım. (bilenler bilir de bilmeyenler bu olayı şuradan okuyabilir.) kitabı edinmek için türlü numaralar yapıp, sonunda hiç alakam olmayan bir konuda tez çalışmasına yardımcı olarak kitaba sahip olmayı başardım. itiraf ediyorum ilk kitabı hatırlamıyordum. (bazen olur öyle, okuduğum kitapları silerim hafızamdan.) erik kimdi, pekmez buna ne yapmıştı hiçbir fikrim yoktu. ama şimdi bu ceri levis denen adamı ciğerine kadar tanıyorum. kitabın adı "ve geri kalan her şey" ve ben son sayfasında şunu sordum: ne kaldı geriye şimdi? senden pucca; senden, sevgilin ceri'den ve aşkınızdan.
Labels:
cem mumcu,
ceri levis,
dizüstü edebiyat,
kitap,
popüler kültür,
pucca
Subscribe to:
Posts (Atom)