Saturday, February 18, 2012

belki de evlilik, çocuk olmadan da beraber olabilmektir


hemşirem bir gün "bugün 10 yıllık evli bir çiftle tanıştım, ne çocukları var ne de kedileri" demişti de onun heyecanını sanırım bir tek ben anlamıştım. "çift olmak", evli ya da bekarken, hayatınızı beraber geçirdiğiniz, geçirmek istediğiniz kişiyle yetinmek değil, ortama bir de "oyalanacak şeyler" bulmak olarak algılanabiliyor. kedilerine-köpeklerine "anne geldi, baba şimdi seni gezmeye çıkaracak" diye boşuna seslenmiyor insanlar. peki gerçekte evlilik nedir ve her kadın çocuk sahibi olmayı istemek zorunda mı? bugünün soruları bunlar...

bu sabah heyecanla uyanıp Grey's Anatomy'nin son bölümünü izledim. ABD'de çarşamba günü oynadığı için dizi, perşembe günü son bölümü bulmak ve haftasonu sabah kahvaltısında izlemek benim en büyük eğlencem.

bilmeyenler için kısa bir özet geçelim, Grey's Anatomy ön yüzünde hastane, hastalık hikayeleri anlatırken, arka fonda insanlık hallerini deşiyor. konu aldıkları bir hastanın durumuyla insan davranışlarını bağlıyorlar ve aslında insanlık hallerini  seyircinin önüne koyuyorlar. mekan bir hastane yerine okul, avukatlık firması ya da herhangi bir ofis olabilir. anlatılan hikayeleri değerlendirmek artık seyirciye kalmış. ama ben bugüne kadar "bu bölüm de olmamış" demedim daha. 8 yıldır yazıyorlar...





dizide her biri farklı karakterleri temsil eden 10'dan fazla doktor var. Dr. Yang en hırslılarından biri. tıp eğitimine başladığı andan itibaren kalp cerrahı olmayı kafasına koymuş azimli bir öğrenci. Dr. Hunt çıkıyor bir gün karşısına. Hunt savaş sırasında Irak'ta çalışmış, savaş travmalarını geride bırakıp sivil hayata uyum sağlamaya çalışan gel-gitleri ve gerginlikleri olan biri. Birbirlerine aşık olup evleniyorlar. Yang hamile kalıyor ve Hunt'ın karşısına geçip "ben bu çocuğu istemiyorum" diyor. ikna etme çabaları, tartışmalar derken kürtaja birlikte gidiyorlar sonunda. Hunt'ın onu anladığını sanan Yang bir gün acımasız  gerçekle yüzleşiyor. aslında Hunt bunu hiç kabul etmemiş ve kürtajdan dolayı onu hiç affetmemiş. bütün arkadaşlarının önünde Yang'e "sen bebeğimizi öldürdün!" diye bağırıyor. Yang ona sabırla çocuk istemediğini anlatmaya çalışsa da Hunt bir sebep arıyor. bir kadın neden çocuk sahibi olmak istemez ki?

30'lu yaşlarına yaklaşan kadınlarda hafif kıpırdanmalar olur, 30'lu yaşları süren kadınlar dile getirmeye başlarlar, 30'lu yaşların sonuna yaklaşan ve hatta geçen kadınlarsa gençlere öğütler verir. konu geç olmadan sevgili bulmak, ilişki 1-2 sene içinde şekillendikten sonra evlenmek ve çocuk doğurmaktır. ortada herhangi bir evlilik lafı olmamasına rağmen gelinlik modeli beğenen, doğmamış çocuğuna isimler bulan arkadaşlarım var benim de. işin üzücü ve beni düşündüren tarafı bütün bunlar olağan karşılanıp garipsenmezken, evlilik ve çocuk istemeyen bir kadının kendini sürekli açıklamak zorunda kalması. sanki bir kadının hayatında başka planları olamazmış ya da böyle bir yükü almak istemezmiş gibi.

çocuk demek sorumluluk demek. uykusuz geceler, kısıtlanan ve hatta ertelenen hayatlar demek. genel algıda erkek çocukla ilgilenmek zorunda değil. o yüzden çocuğuyla yeterince vakit geçirmeyen bir kadın sürekli ayıplanırken, onu iki tur caddede dolaştıran adamlar kahraman ilan ediliyorlar. şehirli kadının son zamanlarda yaşadığı en büyük çelişki "çocuk da yaparım kariyer de" olduğu için annelik üzerine yazılar gazete köşelerinde bu kadar çok arttı. hepsi dertli. hepsi yetememekten, yetişememekten yakınıyorlar. yazıların amacı belli, "ben böyle böyle hissediyorum, muhtemelen siz de böylesiniz, yalnız olmadığımızı birbirimize hissettirelim". pişmanlık denilemese de acabalar var kafalarda...




8-10 yıldır süren ilişkiler biliyorum. bunun son 4-5 senesinde evli olanlar. evliliği hayatlarında geçilmesi gereken bir eşik olarak görmeyen, beraber vakit geçirmekten zevk aldıkları için yan yana duran çiftler. çocuk yapmak akıllarında yok. doğum, konulacak isim, alınacak giysiler, gideceği okul vb. değil o çiftlerin konuları. ürettikleri, üretmeye çalıştıkları...

çocuktan ve çocuk yapan çiftlerden nefret ettiğim sanılmasın. çünkü bu iş böyledir bu ülkede. eğer bir şeyin tersinin de mümkün olduğunu söylüyorsanız hemen suçlanırsınız. benim derdim çocuk yapmamanın da bir tercih olduğu. hatta evlenmemenin, biriyle yaşamamanın da. bir arkadaşım "çok canım yandı benim, artık hayatımda kimseyi istemiyorum" demişti bir gün ve ona deliler gibi aşık olan adamı çok istemesine rağmen hayatına sokmamıştı.

Hunt bir kadının, Yang'in neden çocuk istemediğini anlamaya çalışırken en genel tespitle çıkıyor karşısına ve "bir gün isteyeceksin, elbette çocuk isteyeceksin ve pişman olacaksın" diyor. Yang kesin bir cevap veriyor, "o zaman bir seçim yaptığımı hatırlayacağım. ben tıbbı seçtim" diyor.

son olarak, çocuk sahibi olmak istemeyen kadınların çocuk sevmediği sanılmasın. ama güzel bir laf vardır, "en güzel çocuk başkasının çocuğudur" diye. alttaki video da işte öyle bir şeyi anlatıyor.






2 comments:

su said...

on puan! bu sekilde dusunen bir tek sen degilsin. yalniz hamile kalmakla ilgili kabus goren tek evli kadin ben olabilirim.

chiydem said...

başkalarını da yanına ekleyebilirim. aslında o kadar da uzak değiliz birbirimize.. =)