Sunday, December 26, 2010

"her şeyi bırakıp restoran açıcam ben" diyenlere

bazı şeyler vardır, ilk bakışta onu seveceğinizi anlarsınız.
bazı insanları sırf bakışlarından seversiniz, bazı kitapları isimlerinden, bazı filmleri konularından.. daha önceki deneyimleriniz zaten rehberinizdir seçimlerinizde.
ben de 5. Kat dvd'sini görünce "kesinlikle çok sevicem ben bu filmi" diye aldım ve sonunda hiç de şaşırmadım.

Yasemin Alkaya'nın "işte sıradan bir gündü" dedirten oyunculuğu, restoranlarda hep kapalı kapılar ardında kalan "mutfak muhabbetleri", yıllardır içimde bir yerlerde sakladığım "bırakıp her şeyi bir mekan mı işletsem yahu" duygusu kilitledi beni filme.

5. kat, bilenler bilir, Yasemin Alkaya'nın 11 yıldır Cihangir'de işlettiği bir restoran. "dükkan" diyor filmde birkaç kere, çok seviyorum. büyük-küçük ya da verdiği hizmet fark etmez, dükkan işte.

her gün gidilecek, baştan aşağı kontrol edilecek, eksikler giderilecek, aksaklıklar çözülecek, müşteri memnun edilecek. her gün sil baştan.

hizmet sektöründe çalışanlar bilir müşteriyle uğraşmanın ne kadar zor olduğunu. "mutfakta" ne olursa olsun, asla yansıtamazsınız müşteriye. ayrıca müşteri her daim haklıdır. itiraz edemezsiniz. tatil köyünde çocuk klubünde çalışırken kafama vura vura öğrettikleri ilk şeydi bu; müşteriyle tartışamazsın ve hatta müşterinin önünde kimseyle tartışamazsın. biri geceden kalmadır, çıkamaz odasından, sen koşarsın; öteki havaalanına gider, onun işini sen yaparsın; çocuklar ağlar, başa çıkılamaz, sen koşar susturursun... her şey olağan aksaklığıyla devam ederken bir anda çocukların aileleri gelir. hepsinin derdi ayrıdır ve hepsi en çok kendi çocuklarının sevilmesini ve onunla ilgilenilmesini ister. sen de koşulsuz yaparsın. her çocuğun anlatılacak bir hikayesi olmalıdır. her çocuk ailesine o günden bir hikaye anlatmalıdır. senin görevin de o hikayeyi yaratmaktır.
şef gelirdi gün içinde, "iyi misiniz? ben iyi değilim. çünkü çocukların ağızları kulaklarına gelmeli" der giderdi. çocuklar gülerse, aileler de gülerdi.


5. katı izlerken hep o günler geldi aklıma.
çocukları gösteriye hazırlarken yaşadığımız sıkıntılar; kostüm-makyaj stresi; denizde, karada, oyun odasında eğlendirme çabalarımız...
ödül töreni yapılacak, birinin o diplomaları yazması gerekiyor, şekerler nerede, neden hala alınmadı, müzik sistemini kurdunuz mu, bahçeyi süslediniz mi, ikramlar geldi mi...

bir gün kıyı kasabasına yerleşip restoran açma hevesinde olanlar bir kez daha düşünsünler filmi izlerken. sular akmayacak, asansör bozulacak, kasapta istediğiniz et kalmayacak ve hatta şefiniz bir gün size olan aşkına karşılık bulamadığı için bırakıp gidecek. kadın olmak her daim, her sektörde zor. erkeklerle iş yapıyorsanız daha da zor. öncelikle sizi bir sex objesi olarak görmemelerini sağlamalısınız. ya kadınsı görünüşünüzden taviz vereceksiniz, ya da otoritenizden asla taviz vermeyeceksiniz. bir şeye sinirlendiğinizde haklı olup olmamanız değil, kadın olmanız dert olacak. kadın gene kapris yaptı, kadının gene periyodu yaklaştı... ne kadar tanıdık değil mi?

3 ay boyunca her akşam mutfağa giriyor Yasemin, 3 ay boyunca her akşam 100 kişiye yemek yapıyor. başlangıçlar, ara sıcaklar, ana yemekler birbirine girmeden çıkmalı o mutfaktan. kim sağlayacak bu düzeni? şef. şef nerde? işletmeciye aşıktı, karşılık alamayınca onu cezalandırdı, işi bıraktı gitti.

gece sona erer, bir yandan garsonlar ortalığı toparlar, Yasemin elinde kadehi Boğaz manzarasına bakar..
"Bir gün olur ya 5. kat hayatımdan çıkarsa, bazen düşünüyorum acaba en çok neyini özlerim, ya da özler miyim, ya da en çok nasıl hatırlarım 5. Kat'ı. İskambil kağıdıyla ev kurmaya benziyor. Her gün her şeyi yeniden yapıyorsun ve ikinci katı çıkma şansın hiç yok. Her gün aynı şeyleri baştan yapmak zorundayız. Bir gün elektrik gidiyor, bir gün doğalgaz yok, bir gün asansör bozuluyor, bir gün en güvendiğin personel gelmiyor. 3 aydır mutfaktayım, çünkü aşçım kaçtı. Ama bu problem için yapabileceğim hiçbir şey yok."

şöyle diyor benim zihnim de o anda "oturup yemekleri benim yapmam dışında."

5. Kat
dvd (2005)
Yapımcı-Yönetmen-Senarist-Oyuncu
Yasemin Alkaya

No comments: