Tuesday, January 19, 2010

sizin hiç babanız öldürüldü mü?


babanızın son kez yattığı kaldırımdan tekrar tekrar geçmek zorunda kaldınız mı? babanızı sizden alan adamın yüzüyle defalarca karşılaştınız mı? babanızı sizden alan insanlarla aynı havayı soludunuz mu? babanızı sizden alanların alma gerekçelerini dinleme zulmüne maruz kaldınız mı? doğduğunuz, büyüdüğünüz, yaşadığınız toprakları bırakıp gitmeyi hiç düşündünüz mü? hiç bir yeri terk etmeniz istendi mi sizden? içiniz öfkeyle doluyken nefes almaya çalıştınız mı? aldığınız her nefeste biraz pişmanlık hissedip, biraz umut yeşertmeye çalıştınız mı? her gün babanız için yaşamaya çalışmak, her gün babanızın hakkını aramak için uğraşmak ama hep duvara çarpmak, hep haksızlıklara maruz kalmak duygusunu hissetiniz mi ömrünüzde bir defa? babanızın anma toplantılarına gittiniz mi? o kalabalığı görüp bir nebze olsa rahatlayıp, ardından o kalabalığın bir anda yok olacağını hatırlayarak içinizi sıkıntı bastı mı hiç? siz hiç ömrünüzü bir zamana takılı bırakıp yaşamaya çalıştınız mı? o anı sürekli kafanızın içinde geçirip, olanın bitenin hesabını yapmaya, muhakemesini çıkarmaya çalıştınız mı siz hiç?

sizin hiç babanız öldürüldü mü?
yaşama inat yaşamaya çalışmanın ne olduğunu tartıştınız mı siz hiç?

No comments: