bizim kız buldu gene bu olayı: postcrossing. bilmediğin yerlerden tanımadığın insanlar sana kart atıyor. ilk başta bana deli saçması gelmişti. dahası, insanlar artık o kadar yalnızdılar ki, bir kart atacak kimseleri bile yoktu ve bu ihtiyaçlarını bu internet sitesinden gideriyorlardı.. yani öyle düşünmüştüm ilk başta. biraz da kendimi zorlayarak ilk 5 kartı yollayıp beklemeye başladım.
gerçi o kartları yollamam da o kadar kolay olmadı. kartı pulla yollamak istiyordum. ama ptt'deki amcalar ''saçmalama, geçirelim işte makineden, uğraşılır mı'' dediler. ben ısrar ettim. neyse tek tek hesaplandı nereye ne kadarlık pulla gideceği kartların, yapıştırıldı ve düştü kutuya. ben tabi ümitsiz, o kartlar kaybolur gider derken bir hafta sonra ''kartını aldım teşekkürler'' mesajları gelmeye başladı. sonra da bana kart geldi. bir, derken iki, üç.. kartlarda bir gariplik vardı ama. benim adım yazmıyor, direk adresle başlıyordu, gn. necmi öktem sokak.. kartlardan birinde ''hi necmi!'' yazınca anladım ki ben internet sitesine adresimi yazarken adımı yazmamışım, o otomatik çıkacak diye. saflık işte..
sonra ben de yeni adresler alıp yeni kartlar yolladım. ama üstüne ne yazacaktım? bu bina şu, şu bina da bu demek çok sıkıcı geldi. ben de nazım hikmet şiirleri yazayım dedim. onun çok sevdiğim bir şiirinin ingilizce çevirisini buldum internetten, ''letters from a man in solitary.''
kart küçük, benim yazmak istediğim dörtlükse büyük olduğundan ben girizgah yapmadan şiiri yazıp altına da Nazım Hikmet yazıyordum. bunun karşı tarafta yarattığı hasarı ise gene aldığım bir karttan anladım. şöyle diyordu ''cümlelerin kafamı karıştırdı, umarım iyisindir..'' beni hapiste sanmışlardı!! bu da onların saflığı işte..
ben de bıraktım artık şiir işini, gidip pera müzesi'nden kart aldım - ki çok güzel istanbul kartları yapmışlar. kendi koleksiyonlarındaki tabloların kartları olduğundan ben de işte ''bu müze koleksiyonundaki bir tablodur'' vb bildik cümleler yazmaya başladım. ama en azından herhangi bir şüphe bırakmıyorum. adresimi de düzelttim hemen. gerçi anlamadım o kartlar o halleriyle nasıl geldi. en itinayla kart yollarsın gelmez, üstünde isim yok, bizim binaya ulaşıyor. annem de ''bunların üstünde isim yok, sana geldi heralde'' deyip almış gelmiş yukarı.
kaç gündür ses çıkmıyordu, bugün 4 kartım birden oldu. 7 kart almışım, 8 tane yollamışım 37 günde..
bekliyorum yenileri için. benimkiler yerlerine ulaşacak, bana yeni kart yollama fırsatı çıkacak..
çok eğlenceli.. gerçekten! mesela ben ''ben müzelerle ilgileniyorum, bana müze kartı yollayın, üstüne de müze size ne ifade ediyor yazın'' demiştim. gerçekten buna saygı gösterenler var. ya da ''elimde müze kartı yok ama bizim buraların ünlü kulesi var, onu yolluyorum'' diyen..
siz de denemek isterseniz, buyurun postcrossing'e.